Yavaş hareket eden gezegenlerin birbirleriyle döngüleri, görünümleri gerek toplumsal, dünyevi olaylarda gerekse bireylerin hayatlarında etken rol oynarlar. Bunlardan ikisi olan Jüpiter ve Satürn gezegeni, 21 Aralık 2020 günü Kova burcunun en başında, 31 Ekim 2040’a kadar sürecek olan 20 yıllık süreci şekillendirmek üzere yeni bir döngünün başlangıcını yaptılar.
Şimdilerde Jüpiter İkizler, Satürn de Balık burçlarındalar. Ve 20 Ağustos 2024 günü, bulundukları burçların 17°27’ derecelerinden ilk karelerini yapacaklar. Bu ilk karede Satürn retro, Jüpiter düz harekette iken 25 Aralık günü yapacakları ikinci karelerinde bu sefer Jüpiter retro, Satürn ise düz harekette olacak. İlk karenin üçüncüsü ise 15 Haziran 2025 günü, her ikisi de düz hareketteyken gerçekleşecek. İlk karede geleceğe yönelik projelerin, adımların mücadeleci, kriz yaratabilecek şekilde sergilenmesini görürüz. Taraflar şartları zorlar. Bu etki tarihlerden de anlaşılabileceği gibi 2025 Temmuz’a kadar kendini hissettirecek.
Bu döngünün başladığı tarih 21 Aralık 2020’nin civarına bakarsak küresel çapta p(l)andemi ya da benim de size 2020’den beri dediğim gibi biyolojik savaşı ve beraberinde kapanmayı, krizi görmekteyiz. Biyolojik savaş diyorum çünkü yurtdışında yeterlilik testini geçmemiş sıvının içinde programlanabilir madde olan grafen oksit olduğu mahkeme kayıtlarına işlendi ve ülkelerde davaları görülmeye başlandı. Bir önceki döngünün kapanışı yani bu döngünün başlamasının yine hemen öncesinde küresel ölçekli yangınlar var! Yetişkin bireyler olduğumuzu düşünürsek, yeterince hayat tecrübesine de sahibiz. Yaşam süresi içinde, aynı anda çok farklı yerlerde ve devasa boyutta çıkmış yangınları hatırlayanınız var mı? Cevabınızı duyabiliyorum! Benim gibi sizlerin de hatırlayamıyor olmanız gayet doğal. Hemen bu noktada Pluto’nun 19 Kasım 2024 itibarıyla Kova burcunda giriş yaparak, Jüpiter-Satürn kavuşumunu tetiklemeye başlayacağını ve sonrasında radikal değişimleri getireceğini eklemek isterim.
Bu başlayan döngü şimdilerde ilk karesini yaparken, 2030 ve 2031 yıllarında da Jüpiter Yay, Satürn İkizler’de karşıtlık yapacaklar. Burada dikkat etmemiz gereken Jüpiter’in halen İkizler burcunda transit ettiği! Bu kadar da değil aslında burada zararlı dediğimiz en kötü durumda ve ülke haritamız açısından bakarsak zorlayıcı olan 12.evden geçmekte.
Jüpiter’in halen bulunduğu İkizler burcundaki konumuna Gad 2029’da transite başlayacak. 2030’da Satürn’de ona eşlik edecek. Böylece 2030-2031 yıllarında yaşanacak Jüpiter-Satürn karşıtlığı, aynı zamanda Jüpiter’in şimdilerdeki ilerleyiş tarzının da testi olacak.
Astrolojide karşıtlıklarda farkındalıklar, uyum, denge, adalet önemlidir ve büyümeyi hedefler. Öyleyse günümüzden geleceğe ilerlerken bu noktalara her konuda evrensel adalete, hukuka, kurallara, düzene çok dikkat etmemiz gerekir. Ve bunu sistemli bir şekilde, sağlam ortaya koyabilmeliyiz ki kontrolü zor durumlar, kayıp yaşanmasın.
Farkında olmamız gereken bir nokta da küresel elitin yeni dünya düzeni için 2030 ajandasıdır ki o da bu döneme denk gelmekte. Yani hangi tarafın büyüyüp, hedefe ilerleyeceği tarafların bilinç seviyesiyle, uyanışıyla paralel şekillenecek adımlarla doğru orantılıdır. Öyleyse bizlere sunulan konuların, projelerin ardında hangi amacın ve grubun olduğu önemlidir. Ve yine daha önce de dediğim gibi gücü elinde tutan tarafın gücünü kaybetmeden, şartları kendi istediği gibi yönetebilmesi için kontrollü kaos uyguladığını da hatırlayalım.
‘’Hayat, elinizde hangi kartların olduğu değil elinizdeki kartları nasıl oynadığınızdır. Joel Billings’’
Astrolojide Jüpiter, büyüme, gelişme, fırsatlar, başarı, para, finans, uluslar arası işler, yabancılar, eğitim, etik, adalet ve hukukla ilişkilidir. Genel anlamının yanı sıra ülke haritamızda iktidarı, hükümeti, üst düzey yöneticileri, ceo ları, üst mahkemeleri, savcıları, yargıçları, polisimizi, ordumuzu, kredimizi, çalışan kesimi, sendikaları, sağlık sektörünü, salgınları, sosyal sigortaları, çiftçilerimiz, gıda rezervimiz ve küçükbaş hayvancılığımızı ilgilendiren konularında göstergesidir.
Buna karşın Satürn ise baskılayıcı, düzen arayıcı tarafta, disipliniyle bilinir. Kısıtlamaları, engelleri, zorlukları, sorumlulukları, ayrılıkları, kayıpları, geleneksel olanı anlatır. Ülke haritamızda uluslar arası işleri, dış işlerini, diplomatik ilişkileri, imzalan uluslar arası anlaşmaları, müttefik mi değil mi sorusunu sorduracak gelişmeleri, savaş ve barış dengesini, hukuksal, finansal konuları, borçluluğumuzu, geçici sığınmacılarla ilgili durumları, turizmi, basını, medyayı, interneti, haberleşmeyi, üniversiteleri, dini kurumları, hava ve deniz yollarını ifade eder. Yani çoklu başlıklarla ilgili gelişmeler, değişimler habercisi bir dönemi bu!
Aralarındaki bu çatışmada her iki gezegen de bulundukları İkizler ve Balık burçlarında kuvvetli durumda değiller. Dolayısıyla gölge yönleri çalışırken, toplumların da daha zorlanmasına sebep verebilirler. Bu zorluklar bireysel haritalarda olduğu gibi ülke haritalarında da baskınlığını farklı alanlarda ve derecelerde gösterebilir.
Bu bağlamda aralıklarla, arka arkaya gerçekleşecek Jüpiter – Satürn karesi öncelikle ekonomide hiper enflasyonu körükler şekilde çalışabilir. Piyasaların ciddi etkilere karşı tepkisi de bir o kadar etkili görünmekte. Uzun zamandır işaret ettiğim gibi bankalar, borsalar, kriptolar, emtialar dahil tüm finans piyasaları bu etkinin içine girmekte. Paranızın olması mı yoksa alım gücü mü sorusuyla sınanılacak döneme gelebiliriz. Dış borçlar, maaş ödemeleri ve sosyal güvenlik hizmetleriyle ilgili gelişmeler dikkati çekebilir. Batıklar, satışlar, konkordato gibi durumlarla karşılaşılabilir. İthalat ve ihracat da bu görünümden etkileneceği için dışarıya bağlı mamullerle ilgili hammadde stokunun yeterliliğine dikkat etmekte fayda olabilir. Tarım ve hayvancılığımızı ilgilendiren gelişmeler de kolay görünmemekte. Her iki sektör de yerli ve kalıcı çözümlere ihtiyaç duyar gözükmekte.
Politik olarak baktığımızda gerek Pluto’nun Kasım ayı içinde 2044’e kadar Kova burcunda yapacağı yolculuğun gerekse Jüpiter ve Satürn’ün birbirleriyle yaptıkları görünümlerin, akımların şekillenmesinde, siyasetin dizaynında önemli rol oynadığını, oynayacağını görmekteyiz. Uluslar arası ilişkiler ve siyaset açısından 1648 Westphalia Anlaşması’nda alınan kararlar modern, ulus devletlerin ortaya çıkmasıyla ilişkilendirilir. Liberalizm’in de 18.yy da john Locke ile birlikte İngiltere’de şekillenmeye başlaması bu döneme rastlar. Ardından Burke ile Fransız devrimi ve sonrasındaki sosyopolitik sorunlara, liberalizme eleştiri olarak gelen muhafazakar akımı görmekteyiz.
Bugün en yoğun ülkemizde olsa da dünyanın sorunu olan sığınmacı sorunu liberalizmin ulus devletleri zayıflatan etkisidir. Yapıların zayıflamasının ardında tek dünya projesini düşünebiliriz. Buna karşı olarak ülkelerde muhafazakar akımın yükselişe geçtiğini gözlemliyoruz. Dolayısıyla Jüpiter – Satürn görünümleri ve Pluto’nun da sürece katkısıyla sığınmacı istilaları ülkeleri iflas, iç karışıklık, yıkılma, yönetim tarzı ve yönetici, sınır değişiklikleri tehlikesi ile karşı karşıya getirdi. Bu politikaya onay veren politikacılar da bilerek ya da bilmeyerek kendi sonlarını da hazırladılar.
Öyleyse Jüpiter-Satürn’ün zorlayıcı görünümleri ile kapitalizmin daha da çatırdamasını, liberalizm ile muhafazakarlığın, devlet kavramının çatışmasını göreceğiz. Hükümet-hukuk, bürokrasi mücadelelerini, bazen darbelerle, yasaklarla, olağanüstü halle gelebilecek yeniden yapılanma hareketlerini izleyeceğiz. Baronun, üst idareler üzerindeki etkisini değiştirecek şekilde yeniden yapılanmasını gözlemleyebileceğiz.
İletişim, medya, basın, sosyal medya, internet sorunları devam edebilir. Burada kısıtlamalar, yasaklar, kapatmalar olabileceği gibi basın-yayın, medya içinde satışları, değişimleri görebiliriz. Sendikal konular, ulaşım, havayolları, turizmle ilgili gelişmeler dikkati çekebilir. Pasaport, vize, kimlikler Jüpiter-Satürn karesinde öne çıkacak başlıklardan. Sağlıkla, ilaç sektörüyle ilgili gelişmeler yaşanabilir. DSÖ, yeni salgından bahsetmeye başladı bile. Ayrıca hastanelerde, ilaç sektöründe firma kapanmalarını, satışlarını, davaları ve cezaları duyabiliriz.
Eğitim, akademik konular, üniversitelerle ilgili düzenlemeler, kısıtlamalar da gündem belirleyebilir. Hem devlet hem özel okulların kalitesini konuşabiliriz. Kapanan okullar olabilir.
Genelde baktığımız zaman Jüpiter-Satürn karesi, farklı konularda, farklı dozlarda da olsa Eflatun’un ‘ Önemli olan hayatta en çok şeye sahip olmak değil en az şeye ihtiyaç duymaktır. ‘ sözünü hatırlatacak görünmekte.
Azade Öksoy